19 Kasım 2014 Çarşamba

Çocuklar ile Seyahatin Püf Noktaları


Yılın en güzel mevsimi olan yaz aylarında zamanı keyifli geçirmek için çocuklarımızla birlikte çıkacağınız tatilde vereceğimiz önemli püf noktalarına dikkat etmek elbetteki fayda sağlayacaktır. Yaz mevsiminde güneş ve denizden faydalanmak çocuklar için vazgeçilmezdir.
UV ışınları yaz aylarında özellikle gün ortasında en güçlü seviyeye ulaşır. O nedenle saat 10:00 ile 16:00 arasında çocukların güneşte kalması önlenmelidir.
Güneş yanığında ilk yardım olarak çocuğunuza soğuk su ile duş aldırın, yanık bölgelerinin üzerine soğuk kompres uygulayın, yanık cildin üzerine ağrı giderici içeren merhem, uygun kremler ve doktorunuzun önerdiği dozda ağrı kesici, ateş düşürücü ilaç kullanın. Yanık iyileşene kadar çocuğunuzu güneşten uzak tutun ve bol su içirin. Güneş çarpmasında öncelikle ateş, titreme, bulantı, kusma, dalgınlık gibi ön belirtiler vardır. Sıvı - tuz kaybını gidermek ve tedavi için bir sağlık kuruluşundan yardım istemek daha doğru olur.
Yazın barsak enfeksiyonları ve besin zehirlenmeleri de çocukları tehdit eder. Kirlenmiş su ve yiyeceklerle, bozuk gıdaların tüketimine çok dikkat edilmelidir. Çocukların kirli ellerle beslenmeleri, yıkanmamış meyve bilinmeyen gıdaları tüketmeleri engellenmelidir. Barsak enfeksiyonları ve besin zehirlenmeleri kendini ateş, kusma, ishal ve karın ağrısı belli eder. Böyle durumlarda çocuğa bol sıvı verilmeli, ishal diyeti uygulanmalı, kusma ve ishal şiddetliyse altta yatan nedeni bulmak ve hemen tedavisini gerçekleştirmek için bir sağlık kuruluşundan vakit kaybetmeden yardım istenmelidir. Kusan çocuğun beslenmesinde çok dikkatli olmalı, sabırla ağızdan serum takmış gibi damla damla, lokma lokma, yani her 5 dakikada bir tatlı kaşığı veya bir lokma şeklinde beslemelidir.
 
ÇOCUKLARLA UÇAK YOLCULUĞU
Bebek ve çocuklarla uçak yolculuğu tüm anne ve babaları tedirgin eden bir konudur. İki haftalıktan itibaren küçük bebekler hiçbir sakınca olmaksızın uçakla yolculuk edebilirler. Prematüre bebekler için ise doktordan danışmalık alınmalıdır. Aktif enfeksiyonu olan çocukların hem kendileri için hem de diğer yolculara da enfeksiyonu bulaştırabilecekleri için çok zorunlu olmadıkça iyileşene kadar seyahat etmemesi daha uygundur.
Uçaktaki basınç değişiklikleri bebek ve çocukları büyüklerden daha çok etkiler. Kulak ağrısına yol açarak bebek ve çocuğun huysuzlaşmasına ve ağlamasına neden olur. O nedenle uçağa binmeden önce serum fizyolojik ile burun içi temizlenerek tıkanıklık giderilmeli, kulak zarına olan basıncı azaltmak ve dengelemek için kalkış ve iniş anında bebekler emzirilmeli yada emzik veya biberon verilmeli, daha büyük çocuklara meyve suyu içirilmeli veya sakız çiğnetilmelidir.
İki yaşından büyük çocuklara yolculuktan bir-iki hafta önce başlanarak yolculuk hakkında bilgi verilmeli, binişten inişe kadar geçen aşamalar defalarca anlatılarak çocuk yolculuğa hazırlanmalıdır. Bebeğinize evini hatırlatılacak bir eşyayı(battaniye gibi) da yanınıza alabilirsiniz.
Uzun yolculuklarda küçük çocukların huysuzlaşmasını önlemek için doktorunun önereceği hafif bir sakinleştirici ve ağrı giderici verilebilir. Uçuş öncesinde ve uçuş sırasında yeterli sıvı alımı sağlanmalıdır. Uzun yolculuklarda yüzüne nemlendirici bir krem de sürebilirsiniz.
 
ÇOCUKLARLA OTOBÜS YOLCULUĞU
Otobüsle yolculuk çocuğu hareketini uzun süreli engelleyeceği için diğer yolculuk araçlarından daha zordur. Çocuğun rahat bir şekilde oturmasını sağlamak için ona da yer alınmalı ve cam kenarı tercih edilmelidir. Böylece dışarı bakarak oyalanması sağlanır. Ani frenlere karşın sıkılan çocuğun otobüs içinde tek başına hareketi engellenmelidir; mevcut ise emniyet kemeri takılmalıdır.
Uzun süre kalabalık bir ortamda diğer kişilerle yolculuk küçük bebek ve çocuklar için enfeksiyon riski taşır. Ayrıca mola yerlerinde yoğun sigara dumanı çocuğu rahatsız edebilir ve bu yerlerde hastalık yapma olasılığı çok yüksektir. Molalarda temiz hava alması, yürümesi ve koşması sağlanmalıdır. Araba tutuyorsa doktorun önereceği bir bulantı giderici ilaç verilebilir. Çocuğun kusmasına karşın hafif gıdalar yedirilmeli; az az ve sık sık sıvı verilmelidir. Çocuğun rahat hareket etmesini sağlayacak, terletmeyecek kıyafetler giydirilmelidir.
 
ÇOCUKLARLA ARABA YOLCULUĞU
Kendi aracınızla yolculuk etmek kendiniz ve çocuğunuz açısından en iyi seçenektir. Çocuğun alıştığı ve daha rahat edebileceği bir ortam olup, enfeksiyon kapma riski ve başkalarını rahatsız etmek endişesi de ortadan kalkacaktır. Araba yolculuğu için çocuğun uyku saatlerini seçmeniz uygun olur.
Bebeğinizi rahatça arkaya yerleştirin. Çocuk arkada araba koltuğunda,emniyet kemeri daima takılı olarak oturtulmalı, tek başına bırakılmamalıdır. Eğer çocuk emniyet kemerini takmayı reddederse arabayı çalıştırmayın, emniyet kemerini bağlayıncaya kadar hareket etmeyin. Kapı ve cam emniyet kilidini kapalı tutmalı, çocuğun cam ve kapı ile oynaması engellenmelidir.
Çocuğun terlemesini önleyecek hafif kıyafetler giydirilmeli, aracın ısısı 22 dereceden fazla olmamalıdır. Araç içi sıcaklığın artması çocukta sıcak çarpmasına neden olabilir. Klimanın doğrudan çocuğun yüzüne gelmesinden kaşınılmalı, camlar cereyan yapmayacak ve çocuğun kol ve başını dışarı çıkarmasına engel olacak kadar açılmalıdır. Sıcak havalarda yapılan yolculuklarda çocuğun yeterli sıvı alması sağlanmalıdır. Sık verilen molalar çocuğun sıkılmasını önler ve aracın sık havalandırılması yolculuk için de yararlıdır. Molalarda çocuğunuzu bir saniye bile olsa, arabanın içinde yalnız başına bırakmayınız. Kendi aracınızda çocuğu oyalamak daha kolaydır. Oyuncakların yanı sıra şarkı söylemek, hikaye anlatmak ve toplu oyunlar oynamak gibi aktiviteler çocuğun sıkılmasını önleyecektir.
 
BAVULUNUZDA BULUNMASI GEREKENLER
  • Ateş düşürücü, ağrı kesici bir şurup;
  • Alerjik bünyeli çocuklar için antialerjik ilaçlar;
  • İsilik, pişik, güneş yanığı, böcek sokmasına karşı uygun kremler;
  • Uygun faktörlü (32 faktöre kadar) güneş koruyucu krem ve losyonlar;
  • Tam donanımlı bir ilkyardım çantası;
  • Güneş şemsiyesi ve geniş siperlikli şapka;
  • Sivri sineğe karşı tülden yapılmış cibimlik;
  • Çocukların kullanabileceği dozda üretilmiş sinek ve böcek ilaçları;
  • Yüzerken kullanacağı simit, yelek, kolluk vs.

17 Kasım 2014 Pazartesi

Anne Sütünün Önemi Ve Dikkat Edilmesi Gerekenler


Günümüzde yeni doğan bebeklerin ilk altı ay boyunca sadece anne sütü ile beslenmesi önerilmektedir. Anne sütü bebek için en sağlıklı olan besindir. Uygun koşullarda gereksinim duyulduğu anı beklemektedir. Isıtma, soğutma, depolama, mikroptan arındırma için özel aletlere, biberon, emzik vb. aracılara ve temiz su kaynağına bağımlı değildir. Anne sütünde mikrop üremez, bozulmaz, hastalık kaynağı olmaz.
Anne sütünün bebeğe ve anneye faydaları:
Anne sütü ile beslenen bebeklerde enfeksiyon hastalıkları daha az görülmekte, beyin gelişimi daha iyi olmakta, allerjik hastalıklar, ishal ve solunum yolu hastalıkları ve hatta ileri yaşlarda ateroskleroz, kanser ve multipl skleroz gibi hastalıklar daha az bildirilmektedir. Emziren annelerde ise meme kanseri, yumurtalık kanseri, osteoporoz ve kansızlık daha az görülmektedir.
 
Anne sütü özeldir:
Anne sütü her bebek ve her dönem için özeldir. Prematürelerde ve hayatın ilk günlerinde farklı yapıda bir anne sütü söz konusudur. İlk bir hafta memelerden "kolostrum" adlı süt gelir ve bebeği besleyici ve enfeksiyondan koruyucu özellikleri ön plandadır. Bunu ikinci hafta boyunca protein içeriği azalırken, laktoz, yağ ve toplam kalori içeriği artan "geçiş sütü" izler. Daha sonraki dönemlerdeki olgun anne sütü de emzirmenin başlangıcında karbonhidrattan, sonunda yağdan zengin olarak gelir.
 
Anne sütünün özellikleri:
Anne sütü özel yapıda, sindirimi kolay ve enfeksiyondan koruyucu nitelikleri zengin bir protein içeriğine sahiptir. Anne sütünde protein ve minerallerin inek sütüne göre daha az olması, sindirim ve böbrekler açısından bebeğin yüklenmesini önler. Anne üstündeki demir, çinko gibi minerallerin emilimi, inek sütüne göre çok daha fazla, örneğin demir için beş katıdır. Anne sütünde sindirimi kolay doymamış yağ asitlerinin oranı yüksektir. Beyin ve sinir sistemi için şart olan temel ve zorunlu yağ asitleri ise inek sütüne göre 8 kat olup, ilk 4 ay boyunca bebek tarafından sentezlenememektedir.
 
Anne sütü ile bebeğin beslenmesi:
İlk saatlerden itibaren bebeğin istekle, uygun koşullarda ve doğru teknikle emzirilmesi anne sütü ile bebeğin beslenebilmesi için en önemli koşuldur. Emzirme sırasında salgılanan oksitosin ve prolaktin hormonları memedeki sütün boşalmasını sağlar ve yeni süt yapımını uyarır.
Başarılı bir emzirme için her şeyden önce doğru kucaklama ve pozisyon alma gereklidir. Anne normal koşullarda rahat bir koltukta, sırtı dik olarak oturmalıdır. Bebek yüzü ve gövdesi aynı doğrultuda ve anneye dönük, başı gövdeye göre yüksekte, yani eğri bir çizgi oluşturacak şekilde anne tarafından kucaklanmalıdır. Bebeğin başı, annenin emzirilen göğsünün tarafındaki kolu dirsekten bükülerek, dirsek kıvrımının hemen önüne yerleştirilmelidir. Bebeğin altta kalan kolu anne ile bebek arasına girmemelidir. Bebeğin başına arkadan bastırılmamalıdır. Anne kolunun altı gereğinde bir yastık ile desteklenebilir.
Bebek uygun şekilde pozisyon verilerek kucağa alındıktan sonra alt dudağı meme ucunun altına gelecek şekilde bebek aşağıdan yukarıya doğru memeye yaklaştırılmalı, diğer elin dört parmağı memeyi alttan desteklerken başparmak üstte memeyi yönlendirmelidir. Anne meme ucunu bebeğin dudaklarına değdirerek emme için ağzını açmasını sağlamalı, bebek ağzını genişçe açtığında meme ucu ve çevresindeki kahverengi bölüm (areola) birlikte bebeğin ağzına verilmelidir. Bebeğin çenesi memeye dayanmalı, üstteki başparmak burnun tıkanmasını önlemelidir.
 
Süt yapımı üzerine etkili faktörler:
Süt yapımını belirleyen en önemli iki faktör bebeğin sık emmesi ve memelerin boşaltılmasıdır. Yorgunluk ve stres, ruhsal sıkıntılar ve en önemlisi emzirmeye isteksizlik, anne sütü miktarını azaltabilir. Meme büyüklüğü süt yapımında önemli değildir. Yine meme başlarının düz veya içe çökük olması bebek doğru teknikle emzirilirse sorun olmaz. Annenin yeterli sıvı alması ve dengeli beslenmesi yeterlidir. Aşırı kalorili, şekerli yiyecek ve içeceklerin süt yapımına katkısı yoktur. Sıvı alımının aşırısı da sakıncalı olabilir. Sebze ve meyveler, yeşil salatalar bolca tüketilmelidir. Anne yeterli süt ve süt ürünleri ile protein ve demir içeren gıdaları dengeli bir şekilde almalıdır. Gebelikte olduğu gibi, kalsiyum ve demir desteği sürdürülmelidir.
 
Emzirme sıklığı ve süresi:
Yeni doğan doğumdan sonra en kısa zamanda memeye verilmeli ve devamında emzirme sıklığı ve süresi bebeğin isteğine göre ayarlanmalıdır. İlk emzirmelerde süt hemen gelmeyebileceğinden, bebeğe başka bir besin vermeden emzirmeye devam edilmelidir. Özellikle ilk 2 ay her istediğinde bebeğe meme verilmelidir. Başlangıçta her emzirmede sırası değiştirilerek her iki göğsün de emzirilmesi sütün artması açısından yararlı olsa da, süt miktarı arttığında her öğünde bir memenin emzirilmesi yeterli olabilmektedir. Her öğünde bebeğin bir memeyi tamamen boşaltması sağlanmalıdır. Bu süre genellikle 10-15 dakika kadardır. İlk dönemden sonra emzirme aralıkları 2-3 saate uzayabilmektedir.
 
Anne sütünün yeterli olduğunun değerlendirilmesi:
Bebeğin yeterli beslendiği, günde en az beş kez idrar yaparak bezini ıslatması, en geç 15. günde doğum kilosuna ulaşması ve ayda en az 500-600 gram alması ile anlaşılır. Bebeklerde ilk günlerde görülen doğal tartı kaybının nedeni vücutta su oranının azalması ve suyun yer değiştirmesidir; anne sütü yetersizliğine bağlanmamalıdır. Dışkılama sayısı, bebeğin huzursuzluğu, uyku düzensizliği veya aşırı ağlaması anne sütü miktarı açısından güvenilir kriterler değildir. Çok iyi tartı alan bebeklerde de benzer yakınmalar görülebilir. Sadece bezin hep kuru bulunması ve sürekli olarak koyun pisliği gibi ufak ve sert parçalar halinde az miktarda kaka yapılması açlık bulgusu olabilmektedir. Bunlar dışında en önemli kriter, bebeğin yeterli kilo almamasıdır.
 
Emzirmede sık yapılan hatalar:
Emzirmeden önce meme başının karbonatlı su, sabunlu su veya çeşitli kremler ile temizlenmesi meme başı çatlağına ve bebeğin memeyi tutmasında çeşitli güçlüklere neden olabilir. En iyi meme bakımı anne sütü ile olur. Özel silikon başlıklar bebeğin memeyi doğru kavramasını engeller. Ortamda aşırı kalabalık ve gürültü, aile içi gerginlikler, aşırı sıcak, sıkı giysiler ve örtüler bebeğin emmesini olumsuz etkileyebilir. Eldiven giydirilmesi bebeğin parmaklarını emmesini engelleyerek huzursuzluğuna neden olabilir. Bebeğin doymadığı kaygısı ile biberon kullanılarak ek besin verilmesi, emziğin şekerli sıvılara ve bala batırılması, bebeğe şekerli bitki çayları verilmesi memeye isteksizlik yaratabilir.
Görüldüğü gibi, başarılı bir emzirmenin birinci kuralı istemek ve gerisini bebeğe bırakmaktır.

Baş Dönmesi Nedir Ve Nedenleri Nelerdir?



          Baş dönmesi bir hareket yanılsamasıdır. Hasta, olmayan bir hareketi varmış gibi algılamakta ve kendisinin ya da çevresinin hareket ettiğini zannetmektedir. Dengesizlik hissi, kişinin çevresine göre dengesini sağlayamama durumudur.
          Baş dönmesi ve dengesizlik yakınması olan hastanın mutlaka sistemik muayeneye tabi tutulması gerekir. Bu da ekip çalışması (kulak burun boğaz, nöroloji,kardiyoloji) gerektiren bir durumdur. Çoğu zaman hastalığın birçok organı tutan bir boyutu olduğunu düşünerek, bu konu ile ilgilenen merkezlerde birçok teknolojik aletten yaralanarak (odyometrik testler, elektronistagmografi, elektrokokleografi, rutin biyokimya, elektrokardiyografi, MRI, boyun doppler, ultrasonografi v.b) tanı rahatça konacaktır.
Baş dönmesi nedenleri :
  • Kulağa bağlı nedenler: Gerçek baş dönmelerinin çok büyük bir kısmından sorumlu olan organdır. Pozisyona bağlı baş dönmesi, baş dönmesi ile ilgilenen kliniklerde en sık rastlanan nedendir.Hemen hemen bütün hastalarda, başın hareketleri ile artan baş dönmesi yakınması mevcuttur. Tanısı, iç kulaktaki yarım daire kanallarının, bazı manevralara verdiği yanıtlara bakılarak konulur. Tedavisi, yarım daire kanallarının içerisinde yer değiştirmiş olan kristallerin tekrar yerine oturtulmasına dayalı özel manevralardır. Meniere hastalığı; işitme kaybı, kulakta çınlama, dolgunluk hissi ve baş dönmesi atakları ile karakterizedir.İç kulaktaki sıvıların dengesizliğinden kaynaklanır. Kulağın akıntılı kronik hastalıkları, işitme kaybı ile giden kulak hastalıkları, viral bir enfeksiyon sonrası denge sinirinin etkilenmesine bağlı kulak hastalıkları, ileri derecede damar tıkanıklığı yaşayan insanlarda oluşan iç kulağa daha az kan gitme durumu, bazen hiç bir nedene bağlı olmaksızın iç kulakta ki zarların yırtılmasına bağlı baş dönmesi atakları oluşabilir.
     
  • Travmalar: Sıklıkla başa alınan sert darbelerle, kafatasında meydana gelen, iç kulağı da zedeleyen bir kırık sonrasında baş dönmesi ile beraber bulantı ve kusma oluşabilir. Bazen kafa travması sonrası, herhangi bir kafatası kırığı olmadan iç kulak yapılarında sarsıntı ya da iç kulak kristallerinde yer değiştirmeye bağlı olarak baş dönmesi oluşabilir. Bu durumun düzelmesi haftalar ve aylar sürebilir. Böyle bir durumda, yıllar sonra bile özellikle pozisyon değişikliklerinde oluşan birkaç saatlik baş dönmeleri kalabilir.
     
  • Nörolojik hastalıklar: Beyin, beyincik gibi organlardan oluşan merkezi sinir sistemindeki kanama veya kan damarlarındaki tıkanıklıklara bağlı beslenme bozuklukları, multipl skleroz (MS), sifiliz, çeşitli beyin tümörleri, parkinson hastalığı, migren v.b. hastalıklar dengenin bozulmasına neden olabilirler. Hastanın öyküsünü alırken denge bozukluğuna eklenmiş olan kol ve bacaklarda güçsüzlük, vücudun herhangi bir bölgesinde his kaybı, çift görme, baş ağrısı, bilinç kaybı, ağız çevresinde karıncalanma hissi, konuşma bozukluğu vb. yakınmalar sorgulanmalıdır.
     
  • Dahili hastalıklar: Kalp yetmezliği, kalp kapakçığı hastalığı, kalp krizi, diabet, tiroid bezi hastalıkları, kansızlık, kontrol edilemeyen yüksek tansiyon, posture bağlı düşük tansiyon, ileri kalp ritim bozuklukları, ani ve şiddetli su kaybı(ishal,kusma)
     
  • Psikolojik denge bozuklukları: Panik atak, anksiyete(huzursuzluk), stres, depresyon.

13 Kasım 2014 Perşembe

Sebze ve Sebze Yemekleriyle İlgili Püf Noktaları


Sebze yemekleri yaparken yemeklerinizin lezzetine lezzet katacak püf noklar...
- Mantarları pişirirken kararmaması için, suyuna tuz ve limon suyu ilave edin.
- Ispanak alırken, kökleri kısa olanı tercih edin.
- Maydanozları daha uzun saklayabilmek için, yapraklarını yıkayıp kuruladıktan sonra, bir kavonoza doldurarak ağzını sıkıca kapatın.
- Domatesin kabuğunun çabuk soyulması için, 1 dakika sıcak suda bıraktıktan sonra soğuk suya koyun.
- Domates salçasının bozulmaması için, salçanın üzerine sıvıyağ dökün ya da buzlukta saklayın.
- Patatesi haşlarken dağılmaması için, suyuna 1 kaşık sirke ilave edin.
- Patateslerin çıtır çıtır kızarması için, kızgın yağda kızartın ya da yağa 2 - 3 damla limon sıkın.
- Soğan soyarken gözlerinizin yaşarmaması için, akan musluğun altında soyun veya soğanları soymadan 1 çay bardağı sirkeyi üzerine serpin, biraz sallayın.
- Doğranmış soğanları buzdolabında birkaç gün saklayabilmek için, bir kavanoza koyup ağzını sıkıca kapatın.
- Marul yaprakları pörsümüşse, atmayın. Biraz sıcak suda bırakın ve sonra soğuk suyla yıkayın. Marullar tazelenecektir.
- Soğanların acılığını almak için, doğradıktan sonra üzerine tuz serpin. Sonra ovuşturarak soğanları öldürün. Yıkayarak tuzun gitmesini sağlayın. Zarını soymakta yarar var. Ya da doğradıktan sonra soğanları birkaç saat zeytinyağında bırakın ve süzün.
- Domateslerin pişerken lezzetli olması için, içine 1 - 2 adet küp şeker atabilirsiniz.
- Şeftalinin kabuklarını kolay soyabilmek için, birkaç saniye sıcak suya batırın.
- Limonun suyunu iyi çıkarması için, kesmeden önce birkaç dakika sıcak suda bekletin.
- Kesik limonun kurumaması için, küçük bir tabağa su koyup, limonun kesik tarafını suyun üzerine yerleştirin.

DOĞRU BESLEN, SAĞLIKLA YAŞA


Tek tip beslenme, abur cubur alışkanlığı, ayaküstü atıştırma ve hareketsizlik pek çok rahatsızlığa zemin hazırlamaktadır. Yağ içeren yiyecek tüketiminin artışı, lifli gıdaların alınmaması ve ailelerin evde yemek yapmak yerine dışarıdaki hazır yiyeceklere yönelmeleri diyabet ve obezite hastalıklarına davetiye çıkarabileceğini unutmayın.' 

Sportif aktivitelerle kas kütlesinde azalmanın engellenebileceğini belirten Kavaklı, kemik yapıyı uyarma ve kalp damar sağlığını korumak gibi birçok olumlu etkiyi sağladığını söylüyor. Doğru ve düzenli egzersizin sağlığa yararlarından bahseden Kavaklı, ofis içinde mümkün olduğunca hareketli olunması gerektiğine dikkat çekti. 

Su tüketiminin sağlıkla doğrudan ilgili olduğunu ifade eden Kavaklı, 'Bol su tüketimi vücudun sıvı ihtiyacının karşılanması için çok önemlidir. Hazır meyve suları, çay, kahve ve asitli içecekler sıvı ihtiyacına cevap vermek için yeterli değildir. Hem doğal hem de sağlıklı olmaları nedeni ile bitki çayları tercih edilebilir. 

Aşık olmanın hem psikolojik hem de fizyolojik etkileri ile sağlığa iyi geldiğini belirten Kavaklı, 'Kan akımının düzenlenmesi, kalp ritminin hızlanması, metabolizmanın hızlanması, hafıza ve becerilerin artması, bağışıklık sisteminin güçlenmesi, östrojen ve testosteron artması, ağrıyı daha az hissetme gibi etkileri olduğu bilinmektedir

ZAMANA KARŞI KOYMA YOLLARINI ÖĞRENİN


Genetik yatkınlık, kötü şehirleşme, sağlıksız konutlar, stres, sosyoekonomik yetersizlikler gibi kontrol edilemeyen faktörlerle sürekli karşı karşıya kalındığına dikkat çeken Kavaklı, bu durumların kötü etkilerini yok etmenin kimi zaman imkansız olduğunu söyledi. Bu durumdan kurtuluş yolu olarak etkenlerle başa çıkmanın yollarının öğrenilmesini öneren Kavaklı, 'Elektromanyetik kirlilikten ve zararlı çevre faktörlerinden korunmak, zararlı alışkanlıklar uzak durmak ve uyku düzeni sağlamak başlıca korunma yöntemleridir. Kaliteli bir uyku günde en az 7 saat, 11.00 - 03.00 saatlerini kapsamalıdır.
Düzenli ve kaliteli bir uyku daha zinde olmanızı sağlayacak en önemli etkenlerdendir. Sigara ve alkolden uzak durun. Sigara bağışıklık sistemine olumsuz etki ederek hastalıkların oluşumunu kolaylaştırmaktadır. Aşırı alkol tüketimi de sigara ile birleştiğinde çok daha zararlı hale gelebilir. Yazın açık renkli, kışları ise; koyu renkli ve hava dolaşımına izin veren giyecekleri giymek sizi mevsimsel olumsuz etkilerden koruyacaktır.' şeklinde bilgiler verdi.

12 Kasım 2014 Çarşamba

Burun Kanaması Nasıl Durdurulur?


Burun kanaması yaşayan bir kişiye ne şekilde yaklaşmalıyız ve nelere dikkat etmeliyiz? İşte bu konuda bir derleme yapmak istiyoruz.

Öncelikle burun kanaması geçiren bir kişiyi hemen oturur pozisyona getirmemiz ve burunda biriken bütün kanı boşalttırmamız gerekiyor. Burada önemli olan şey; asla kişiyi yatar pozisyona getirmemizdir. Çünkü bu pozisyonda, vücuttaki kan buruna çok daha kolay bir biçimde ulaşmaktadır. Bu sebeple, oturur pozisyon birinci tercih olmalıdır. Burun kanaması geçiren kişiyi oturttuktan sonra, sümkürmesini sağlıyoruz ve burundaki bütün kanı temizlemiş oluyoruz.

Bu aşamadan sonra kanın ne şekilde ve nereden geldiğini kontrol etmemiz gerekiyor. Eğer kan, burun deliklerinden geliyor ise bu ön kanamadır. Ancak kan boğaz kısmına akıyorsa ve tükürüğe karışıyorsa buposterior kanamadır. Bu tür kanamaların tedavisi için en yakın hastaneye gidilmesi gerekmektedir.

Ancak kanama sadece ön kanamadan ibaret ise yapacağımız şeyler şunlardır; önümüze bir kap alıyoruz ve sümkürtme hareketi ile kanı bu kaba boşaltıyoruz. Bu kısımda önemli olan şey; sümkürdükten sonra burnumuzu sıkmamız gerekiyor.

Alkol Zehirlenmesi Nedir?


Genellikle acilen tedavi edilmesi gerektiren bir durum ortaya çıkaran alkol zehirlenmesi; aşırı alkol alımı sonrasında meydana gelen bir tür zehirlenmedir. Bu süre zarfında kişi bilincini yitirir ve ölümcül sonuçlar ortaya çıkabilir. Bu sebeple, alkol komasına giren kişinin başından ayrılmamak ve midede bulunan alkolü kusma yöntemiyle dışarı bırakmak gerekmektedir.

Aşırı alkol alımından sonra, kana karışan alkolün etkisiyle birlikte kişinin konuşmasında tuhaflıklar, denge ve şuur kaybı, uyku belirtileri ile kendini belli eden bir alkol koması sürecine girilir. Nabızın düzensiz şekilde attığı bu durumda kişinin ağzı hissedilir derecede alkol kokar. Alkolün verdiği mide bulantısından dolayı kişi kusmaya kalkabilir. Eğer bilinci yeteri kadar açık değil ise kendi kusmuğu ile boğulma riski bulunur.

Bu tip durumlarda yapılacak ilk iş, kişiyi yatar pozisyona getirip, kusma olasılığı düşünülerek yan yatırılması ve izlenmesi gerekir. Bunun yanı sıra, kişinin kendine getirilmesi için bol oksijen alabilmesi için temiz havaya çıkarılması, alkol komasına girmeye başlayan birinin kurtarılması için en önemli adımlardan biridir.

Dudak hastalıkları nelerdir?


Dudak hastalıkları kategorize edildiğide iç dudak hastalıkları, dış dudak hastalıkları ve iç dudak hastalıkları olarak üç ana gruba ayrılmaktadır. En sık rastlanılan dudak hastalığı ise dış dudak hastalığı kategorisinde yer alan ve tıp dilinde herpes olarak anılan uçuklardır. Uçuk virüsü nedeni ile meydana gelen uçuklar çoğu zaman kendiliğinden geçerken uzun süren ya da yayılım gösteren uçuk tedavisi için uçuk kremleri kullanılmaktadır.

Bir diğer yaygın görülen dudak hastalığı ise iç dudak hastalığı olarak bilinen aft’lardır. Aft tedavisi yapılmadığı takdirde yayılım gösteren ve tehlikeli sonuçlara yol açabilecek bir hastalıktır. Bu nedenle mutlaka doktora gidilerek aft için ilaç kullanımı gerekir. Aft bitkisel tedavi yöntemleri bulunmakla beraber aft tedavisi için mutlaka yine de bir doktorun muayenesi şarttır.

Dudak hastalıkları arasında doğumsal olarak görülen bir hastalık türü de yarık dudak ya da bilinen bir diğer ismi ile tavşan dudak hastalığıdır. Aslında tüm insanların anne karnında ilk oluşuma başladıkları anda dudakları yarık bir haldedir. Gebelik ilerledikçe dudaklar yapışır ve normal görünümünü alır. Ancak bazı hamileliklerde bu birleşme gerçekleşmez ve bebek yarık dudaklı olarak hayata gelir. Yarık dudak neden olur sorusu günümüzde kesin olarak bulanamamış olsa da genetik faktörlerin ve akraba evliliklerinin neden olduğu düşünülmektedir.

Diyet Yapmadan Nasıl Zayıflanır


Bölgesel Zayıflama Sağlık Açısından Zararlı Mıdır

Eminim bütün bayanlar güzelliklerine önem verirler. Güzelliğe kavuşmak ve daha sağlıklı yaşamak için de birçok yöntemlere başvururlar. Spor, diyet, bitkisel ve kimyasal zayıflama ilaçları ise bu sorunu çözmede artık çok tercih edilen yöntemler değil. Bunun aslında daha kolay ve daha ucuz bir yöntemi olmalıydı ve oldu. Teknolojinin sürekli gelişmesi zayıflama ve güzellik adına da birçok yöntemlerin geliştirilmesine yol açtı. Bu konuda mucizevi yöntem olarak bilinen bölgesel zayıflama fiyatları ile de sanatçıdan ünlü isimlere ve toplumda zayıflama ve incelme arayışı içinde olan bayanlara büyük bir moral oldu. Bölgesel zayıflama bütün dünyada denenmiş ve milyonlarca kişide başarı sağlamış bir zayıflama yöntemidir. Sağlık açısından hiçbir zararı olmayan ve adına Hypoxi denilen bu uygulama basınçla kan hızlanır ve yağ yakımı sağlanır. En hızlı ve en başarılı zayıflama yöntemidir. Bu uygulamanın yapıldığı bölgede pürüzsüz, sıkı ve düz bir cildiniz olacak. Fazla kiloların sağlık açısından da ne kadar zararlı olduğu düşünüldüğünde bir an öne bu kilolardan kurtulma gerekir. Günümüzde hem erkekler hem de bayanlar sadece zayıflamak için güzellik ve estetik bir yapıya sahip olmak için de bu yöntemi uyguluyor.



Bölgesel zayıflama Kesin Sonuç Verir Mi


Bacaklarınızda, göbek, basen ve kalçanız da fazla yağ ve fazla kilo sorunu yaşıyorsanız mutlaka bölgesel zayıflama ve güzellik merkezlerine gitmelisiniz. Bölgesel zayıflama aslında kişiye özel bir zayıflama yöntemidir. Hiçbir ağrı, acı ve riskin yaşanmadığı bu uygulamada vücudun yağlı ve kilolu bölgeleri tespit edilir ve uygulama o bölgede yapılır. Kadınlarda 6-10 hafta süre ile haftada 3 kere yapılan bu uygulamada bu süre içerisinde yaklaşık 10 kilo veriliyor. Erkeklerde ise bu sürede 20 kiloya kadar incelme sağlanabiliyor. Egzersiz ise uygulamalarda verimi artırmak için yapılan bir yöntemdir. Bu kişiye özel tedavi yöntemi hem erkekler hem de bayanlar için strese girmeden zayıflama olanağı sağlamaktadır. Bu süre zarfında nasıl incelip sizi sıkıntıya sokan bu fazlalıklardan nasıl kurtulduğunuza siz bile inanamayacaksınız.

Psikolojik Hastalıklar Ve Terapinin Önemi


Psikolojik Hastalıklar Nasıl Tedavi Edilir?
Ülkemizde yüzlerce insan farklı sebeplere bağlı olarak psikolojik bunalım ve depresyon yaşamaktadır. Yoğun iş hayatı, borçlar, maddi sıkıntı, hastalık veya mutsuz evlilik gibi sebepler psikolojik hastalıkların en büyük kaynağıdır. Unutmayın sağlığınız her şeyden daha önemlidir. Kendinizi yenileyebilmeniz ve hayata daha umut dolu bakmanız için psikolojik desteğe ihtiyacınız olabilir. Bunun için ertelemeden bir psikoloğa gidip yaşadığınız durumu anlatmalısınız.
Psikolojik Hastalıkların Tedavisi İçin İlaç Şart Mı?
Rahatsızlıklarınız belli boyutlara ulaşmış ve hayatınızı olumsuz yönde etkiliyorsa ilaca ihtiyacınız olabilir. Ama endişe etmeyin, siz de istediğiniz sürece bu rahatsızlıklardan kurtulmanız mümkün. Çağın en önemli hastalığı olan depresyon artık çocuk yaşlara kadar inmiş durumda. Bazen bu durumlarda ailecek alacağınız terapiler bile mutlu bir aile olmanızı sağlayacaktır.

Paten Kullanmak Zor Mudur


Düşmekten Korkmanıza Gerek Yok

Birçok yerde paten kullanan insanları görebilirsiniz. Hem zevkli hem de eğlenceli bir araç olması nedeni ile özellikle gençler ve çocuklar için bu tür spor aletlerini kullanmak daha cazip geliyor. Bunun yanı sıra istediğiniz her yerde kullanabileceğiniz bir spor aracı olması nedeni ile tercih ediliyor. Parklarda, sahil kenarlarında, sokaklarda kısacası istediğiniz her yerde kullanabilirsiniz. Bu da kullanım alanının geniş olmasını sağlamaktadır. Dışarıdan bakıldığında zor gibi görünse de kullanması kolay bir alettir. Elbette biraz zaman harcamak gerekebilir ancak dengenizi sağladığınız zaman kullanmanız çok kolay olacaktır.İlk denemelerinde elbette bazı kazalar olabilmektedir. Bu tür ürünlerde frenli modelleri ve basit modelleri tercih etmeniz ilk aşamada daha kolay kullanmanıza yardımcı olacaktır. Bu nedenle daha güvenli bir model aradığınızda fren sistemi eklenmiş bir model seçtiğinize dikkat edebilirsiniz. Bunun yanı sıra koruyucu kolluk ve dizlik kullanmanız kask takmanız da kazalara karşı korunmanız size yardımcı olacaktır. Dengede kalmak ilk zamanlarda zor olabilmektedir.

Spor Yapmanın Faydaları Nelerdir

Ancak zamanla alışabileceğiniz bir durum. Düşme korkusunu yenmeniz için de egzersizlere devam etmeniz gerekirse bir eğitmen eşliğinde çalışmanız gerekebilir. Ancak kendi başınıza da öğrenebilirsiniz. Özellikle çocuklar için faydalı bir aktivite olması nedeni ile bu spor dalı tercih edilmektedir. Gelişim çağındaki çocukların daha kolay öğrenebildiği sürüş teknikleri ileri dönemlerde de geliştirilebilmektedir. Bu tür spor aletleri ile spor yapmak hem daha kolay olduğu için hem de daha zevkli olduğu için tercih edilmektedir. Büyük küçük her yaştan insanın da kullanabileceği bir araç olması nedeni ile büyük bir ilgi söz konusu. Bunun yanı sıra gerektiği kadar çalıştığınız takdirde profesyonel kullanıcılar arasında da yer alabilirsiniz. Sağlık açısından pek çok faydası olanpilates topu kullanımı öncelikle bedeninizin esneklik kazanmasına yardımcı olmaktadır. Bunu yanı sıra oksijen almak için faydalı bir araçtır. Daha fazla dışarı çıkmanıza ve bu şekilde de hem oksijen almanıza hem de stresinizi atmanıza yardımcı olmaktadır. Bu şekilde birçok faydası sayılabilmektedir.

Kalp Hastası Çocuğa Kalp Nakli Ne Zaman Yapılmaktadır


Kapsamlı Araştırma Yapmak Şart

Doğumsal kalp hastalıkları, kalp hastalığı olan çocuklarda ne zaman kalp nakli yapılmaktadır, sizlerde bu soruların cevaplarını arıyorsanız sizler için kapsamlı bir araştırma yaptık. Gerekli olan ve merak ettiğiniz bütün bilgileri web sitesi adresimizde en ince ayrıntısına kadar alabilirsiniz.
Ülkemizde her yıl yaklaşık olarak 3000 ila 3500 arasında doğumsal kalp hastalığı olan bebekler dünyaya gelmektedir. En çok görünen hastalıklar arasında ise genellikle fallot tetralojisi yani mavi çocuk hastalığı, kalbin kulakçık kısımlarında ki delik, karıncıklarda bulunan delik yer almaktadır. Bunlara göre ise bütün ailelerin bu kadar çok çeşitli ve farklı hastalıklar karşısında en çok çocuklarına hangi ameliyatların, ne zaman yapılması gerektiği ile ilgili soruları mutlaka doktorunuza danışmanız gerekmektedir. Doğumsal kalp hastalıkları ile doğan bebeklerin genellikle doğumdan sonra ameliyat olması gerekmektedir. Bu durumlarda ise ameliyat sırasında hasta bebeklere ek damar konuluyor ve bu aşamada kapaklar açılmaktadır.

Vücutların Kabullenmesi Uzun Zaman Almaktadır

Ülkemizde genellikle kalp nakli ile bütün hastalıkların ve aynı zamanda ise sorunların bitebileceği önyargısı olmaktadır. Bilinmesi gerekmektedir ki kalp nakli yapılan bütün hastalar vücutları reddetmesin ve aynı zamanda kabullensin diye yoğun bir şekilde ilaç kullanmak durumlarında kalmaktadır. Bunlara rağmen ise kalp nakli yapılan bebeklerde ya da çocuklarda hastaların yarısından fazlasında yaklaşık olarak 10 yıl içerisinde düşük bir oranda olsa hayatlarını kaybederler.
Fakat diğer bir durumda ise, kendi kalpleri ile müdahale edilen hastalar ise yıllarca hayat kalitesi ve aynı zamanda ise sağlıkları bozulmadan yaşayabilen çocuklarda kalp nakli düşünülmemesi gereken bir seçenek olmaktadır. Bunlara rağmen ise başka şekillerde tedavi edilmeyecek olan çocuklarda kalp nakilleri ise son seçenek olarak düşünülmesi gerekmektedir. Ancak bilinmesi gerekmektedir ki bu aşamalarda en önemli sıkıntı ise çocuklara ya da bebeklere uyabilecek boyutlarda kalp bulmak olacaktır. Türkiye’de yılda ortalama 50-80 arasında kalp nakilleri yapılmaktadır. Ancak bulunan bütün kalplerin erişkin boyutlarda olduğu ve çocuklara göre kalp bulmanın bir hayli zor olmaktadır. Günümüzde teknolojinin gelişmesi ile birlikte geçtiğimiz yıllara göre daha olumlu sonuçlar elde edilmektedir.

Topuk Ağrısı Nedenleri


Topuk Ağrısı Artıyor

Ayaklarda istenmeyen sonuçların meydana gelmesini sağlayan topuk ağrısı, son zamanlarda birçok kişide görülmekte ve yaygınlık derecesini hızla artırmaktadır. Hastalığın yayılmasında ise birtakım etkenlerin baş gösterdiğini ve bu nedenle bazı hususlara dikkat edilmediğinde topuk ağrısı ile karşılaşıldığını söylemek mümkündür. Özellikle bayanların sıkça yaşadığı bir sorun olan bu ağrı, zamanla ciddi boyutlara ulaşabilmekte ve neredeyse kişiyi yürüyemeyeceği bir duruma sokmaktadır.

Topuk ağrısı nedenleri nelerdir?

Topuk ağrısının meydana gelmesinde birçok farklı neden bulunmaktadır. Bunların en önemlisi fazla kilolar olarak karşımıza çıkar. Dengeli beslenmeyen ve kilosuna dikkat etmeyen kişilerde vücudun ayaklara yaptığı baskı oranı artmakta ve bu baskı topuklarda daha çok hissedilmektedir. Ayrıca topuk ağrısının meydana gelmesine neden olan başka bir etken ise yüksek topuklu ayakkabı kullanımı olmaktadır. Son dönemlerde bayanlarda daha sık görülen sorun, bayanların yüksek topuklu ayakkabıları tercih ettiğini açık ve net bir şekilde ön plana çıkarmaktadır. Diğer yandan topuk ağrısı nedenleri arasında gün içerisinde gereğinden fazla ayakta kalınmasını da göstermek mümkündür. Özellikle darbe emici ayakkabılara sahip olmayan kişiler, bu sorunla daha fazla yüz yüz gelmekte ve istenmeyen ağrı ya da sancılarla karşı karşıya kalmaktadır. Ancak gün boyunca ayakta kalması gereken kişilerin ortopedik ayakkabı kullanması ortaya çıkması muhtemel olan bu sorunu tamamen yok etmektedir.

Topuk Ağrısına Karşı Yapmanız Gerekenler

Günlük aktivitelerin yanı sıra topukları zorlayıcı spor faaliyetlerinin de topuk ağrısına neden olduğunu söylemek mümkündür. Yapılan spor esnasında ayakların ve dolayısıyla topukların gereğinden fazla zorlanması ağrının ortaya çıkmasına neden olmakta ve standart olarak gerçekleştirilen aktiviteler artık yapılamaz hale gelmektedir. Çünkü topuklarda baş gösteren ağrı bazen kişinin yürümesine bile engel olabilmektedir. Özellikle sportif aktiviteler içerisinde ayakların daha rahat edeceği ve topuklara baskı yapıldığı anda bu baskıyı emen ayakkabıların tercih edilmesi gerekmektedir. Aksi taktirde topuk ağrısının ortaya çıkması kaçınılmaz olabilmektedir. Siz de topuk ağrısı gibi sorunlarla karşılaşmak istemiyorsanız, yüksek topuklu ayakkabılardan uzak durmalı ve ayakkabılarınızı darbe emici türler arasından seçmelisiniz.  Bu şekilde kendiniz için bir korunma oluşturabilir ve topuklarınızda istenmeyen topuk dikeni gibi problemler yaşamaktan kurtulabilirsiniz.

Şok Diyetler Öldürüyor


Şok Diyetlere Dikkat Edin

Son dönemde özellikle de gençler arasında son derece popüler olan şok diyetler üzerine yapılan son araştırmaların sonuçları açıklandı. İngiltere’de bağımsız bir araştırma şirketi tarafından gerçekleştirilen incelemeler sonucunda şok diyetlerin neden olduğu ölüm oranlarında büyük bir artış yaşanıyor.

Hızlı Kilo Vermenin Zararı

Bunun en önemli nedeni olarak ise gençler arasında hızlı kilo verme amacı ile gerçekleştirilen şok diyetlerin yaygınlaşması gösteriliyor. Oysa ki şok diyetler sadece geçici olarak kilo verilmesini sağlıyor. Bu nedenle kilo vermek için sadece sağlıklı hızlı kilo verme yöntemlerinin benimsenmesi öneriliyor. Özellikle de son döneme damgasını vuran bireysel terapi yöntemleri ile kilo verilmesi tavsiye edilirken bu programlar ile kişilerin eski alışkanlıklarını terk etmesi sağlanarak daha sonra verdikleri kiloları geri almaları da engelleniyor.

Saç Bakım Ürünleri Ne Kadar Faydalı


Son zamanlarda birçok kadın kullandığı saç bakım ürünü konusunda şüpheye düşüyor. Çünkü sektörde bulunan ürünlerin gerçekten etkili olup olmadıkları tartışılıyor. Saç bakım sağlık ürünleri konusunda ilk olarak karşımıza çıkan ürünler kremlerdir. Kremlerin saçlarda gerçekten istenen etkiyi gösterip göstermediği merak edilen konular arasında yer almaktadır.

Kozmetik Ürünlerde Sağlık Çok Önemli

Saçlarda etkili bir bakım meydana getirmesi sebebiyle tercih edilen bu ürünler, bazen istenmedik sonuçlar ortaya çıkarabildiği gibi bazen de herhangi bir şekilde etki göstermemektedir. Bu nedenle saç bakımı için tercih edilen sağlık ürünleri konusunda titiz bir araştırma yaparak bu ürünleri satın almak oldukça akılcı bir girişim olarak karşımıza çıkmaktadır.Diğer yandan saç bakım ürünleri arasında şekillendirici ürünlerin etkileri de tartışmaya dahil olmuştur. Saçların istenen şekle gelmesinde yeterli etki sunamayan bazı ürünler, kadınların boş yere para kaybetmesine neden olmaktadır. Uzmanlar saç şekillendirici ürünlerde bilinen markaların tercih edilmesini özellikle tavsiye etmektedir.

Alzheimer Hastalığı


Alzheimer Hastalığı

Demans ya da halk arasındaki söylenişiyle bunama, günlük yaşam işlevlerinin sürdürülmesini engelleyen ilerleyici bir beyin hastalığıdır. Bellek kaybı, günlük yaşamın gereksinmeleriyle başa çıkabilme yeteneğinde azalma, algılamada, toplumsal davranışların düzenlenmesinde ve duygusal tepkilerin kontrolünde bozulma ve yanlış inançlar sık karşılaşılan belirtilerdir. Demans, genellikle geri dönüşümsüz, ilerleyici bir durumdur. 

Alzheimer nedir? 


Alzheimer hastalığı, en sık görülen demans tipidir. İkinci sıklıkla görülen demans tipi ise, beyin damarlarının tıkanmasına bağlı olan vasküler (damarsal) demastır. 

Yaşlılarda, kalp hastalıkları, kanser ve inmeden sonra en sık görülen sağlık sorunudur. Kadınlarda biraz daha sık görülür. Alzheimer tanısı konulan hastaların büyük bir kısmı 65 yaşın üzerinde olmakla birlikte, kırklı ve ellili yaşlarda da görülebilir. 

Hastalık bulaşıcı değildir. Yapılan çalışmalar, hastalığın oluşumunda birden fazla kalıtsal özelliğin rol oynadığını göstermiştir. Bu nedenle ailenizde Alzheimer hastası varsa, bu, sizin de ileride Alzheimer olacağınız ya da hastalığın çocuklarınıza geçeceği anlamına gelmez. 

Alzheimer'in nedeni... 

Hastalığın oluşmasında muhtemel bir çok etken ileri sürülmekle birlikte, kesin neden, tam olarak bilinmemektedir. Ailede Alzheimer hastası bulunması yani kalıtım faktörünün yanı sıra, ileri yaş ve önemli kafa travması gibi etkenlerin tümünün bir arada rol oynadığı düşünülmektedir. 

Haberci belirtiler 

Alzheimer hastalığının habercisi olabilecek başlıca 10 belirti bulunmaktadır. 

. Günlük yaşamı etkileyen unutkanlık: İsimleri, telefon numaralarını ve randevuları ara sıra unutup daha sonra hatırlamak normal bir durumdur. Bu hastalıkta ise hastalar yakın geçmişteki olayları, isimleri ve telefon numaralarını daha sık unuturlar ve bir daha hatırlamazlar, aynı soruları tekrar tekrar sorarlar. 
. Günlük yaşam işlevlerini yapmada zorluk: Telaşlı insanlar bazen yemeği fırında unutup yemek yandıktan sonra hatırlar. Alzheimer hastaları ise yemeği fırında unutmakla kalmaz, hazırladığını bile hatırlamayabilir. Kendilerine bakmakta, uygun elbiseler seçmekte güçlük çeker .
. Kelime bulmada güçlük: Hepimiz bazen kelime bulmakta zorluk çekeriz. Alzheimer hastaları çok basit bir kelimeyi bulamayabilir ya da yerine uygun olmayan kelimeler kullanabilir. 
. Zaman ve mekan karmaşası: Hangi günde olduğumuzu ve nereye gideceğimizi bir an için unutmak doğaldır. Alzheimer hastaları günü, ayı, yılı unutabilir. Her gün geçtikleri sokaklarda kaybolabilir. Nerede olduklarını, oraya nasıl geldiklerini ya da evlerine nasıl gideceklerini bilemeyebilir. 
. Yargı ve karara varmada güçlük: Alzheimer hastaları olayları doğru yargılayıp, doğru sonuçlara gitmede, geleceği planlamakta güçlük çekebilir. 
. Pratik düşünmede becerisinde güçlük: Pratik yöntemlerle, günlük bazı karmaşık sorunların üstesinden gelebilir.Alzheimer hastaları ise pratik çözümler üretmede güçlük çekerler. 
. Sık kullanılan eşyaları yanlış yere koyma: Cüzdan ya da anahtarımızı olağan dışı bir yere koyup sonra da aradığımız olur. Alzheimer hastaları ise eşyalarını olmadık yerlere, örneğin gözlüğü buzdolabına, saatini şeker kavanozuna koyarlar. 
. Ruh hali ya da davranışlarda değişim: Hepimiz zaman zaman üzgün ya da kaygılı olabiliriz. Alzheimer hastaları ise çok çabuk ağlayabilir, alıngan ya da sinirli hale gelebilir, içine kapanabilir, yanlış inançlar gösterebilir ve suçlayıcı olabilirler. 
. Kişilik değişimleri: İnsanların kişilikleri yaşla birlikte bir miktar değişim gösterebilir. Alzheimer hastalarında bu değişim çok belirgindir. Şüpheci, inatçı, agresif (saldırgan) bir kişilik sergileyebilir. 
. Sorumluluktan kaçınma: Zaman zaman ev işlerinden, iş ve toplumsal sorumluluklardan bıkıp yorulabiliriz. Bununla beraber, bu sorumluluklarla mücadele gücünü tekrar kazanırız. Alzheimer hastaları ise iş ve toplum yaşamında çok pasif hale gelebilir ve bu kalıcı olabilir. 

Bu hastalık ilk olarak Alman doktor Alois Alzheimer tarafından 1907 yılında tanımlanmıştır. O günden bu yana yapılan çalışmalarla hastalığın başkaca özellikleri ortaya konulmuştur. Özellikle gelişmiş ülkelerde yaşam kalitesinin yükselmesi ve sağlık hizmetlerinin gelişmesiyle yaşlı nüfusun artması, Alzheimer hastalığı da AIDS ve kanser gibi çağımızın hastalıkları arasına girmiştir. 

Kadınlarda biraz daha sık görülen Alzheimer Hastalığı, 65 yaşın üzerindeki her 10-20 kişiden birinde, 85 yaşın üzerinde ise neredeyse her iki kişiden birinde ortaya çıkmaktadır. Yurdumuzda henüz ayrıntılı bir çalışma yapılmamış olmakla birlikte 200 bin kadar hasta bulunduğu sanılmaktadır. 

Neden olur? 


Beynimizde hücreler arasında bilgi alışverişini sağlayan bazı kimyasal haberciler bulunmaktadır. Bunlardan biri olan asetilkolin, hatırlama yeteneğinde önemli bir rol oynar. Henüz tam olarak bilinemeyen bir nedenle, asetilkolin miktarı azalırsa, hücreler arasında bilgi alışverişi bozulur ve bellek bozuklukları ortaya çıkar. Nedenler kesin olarak bilinmemekle birlikte, çevresel etkenlerin, kalıtsal faktörlerle birleşmesi sonucunda ortaya çıktığı düşünülmektedir. 

Nasıl ilerler 


Alzheimer hastalığını, başlıca 3 evreye ayırmak mümkündür. 

1.EVRE: Belirtiler henüz farkedilir düzeyde değildir. Hastalar özellikle yakın zamana ait bilgileri hatırlamakta zorluk çeker. Zaman ve mekan tanımlamada zorluk çeker, zaman zaman kaybolur. İşinde verimliliği düşer. Bunların farkına varıp, sinirli, çekingen ve sıkıntılı bir ruh haline girebilir. Oysa yakınları, bütün bunların yaşlılıkta doğal olabileceğini düşünme yanılgısına düşerler. 

2.EVRE: Belirtiler artar, günlük yaşamı olumsuz şekilde etkilemeye başlar. Bellek kaybı arttığı için yakınlarının bile isimlerini unutur. Yıkanma, giyinme gibi günlük işleri kendi başına yapamaz. Para kullanmakta güçlük çeker, konuşması bozulur, hayaller görmeye, yanlış inançlara kapılmaya başlar. 

3.EVRE:
 Artık tümüyle bağımlı hale gelir, bedensel bozukluklar da baş gösterir. Kendi kendine yemek yiyemez, yürüyemez, hatta idrar ve dışkısını kontrol edemez. Ailesini tanıyamaz ve belirgin davranış bozuklukları baş gösterir. 

Alzheimer Hastalığı, yıllar içinde sinsice ilerleyerek hem hasta, hem de yakınları için ağır bir yük oluşturur. Eğer bir kişide anlattığım belirtiler ortaya çıkmışsa, vakit kaybetmeden, uzman bir hekim tarafından tetkik edilmelidir. Erken dönemde tanınması, hem tedavi hem de bazı pratik önlemlerle hastanın ve yakınlarının yaşam kalitesinin yüksek tutulmasını sağlayacaktır. 

Nasıl tanınır 


Hastalığın tanınmasında özel bir test mevcut değildir. Sinsi başlayıp yavaş bir ilerleme göstermekle beraber, erken dönemlerden itibaren bazı belirtiler gösterir. Bilgili ve deneyimli hekimlerin, zihinsel işlevleri ve günlük işleri yürütebilme yeteneğini araştırmaları, beynin görüntülenmesi, bazı laboratuvar testlerinin yapılmasının yanı sıra benzer belirtiler gösteren diğer hastalıkların araştırılarak elenmesi yöntemiyle Alzheimer hastalığı teşhis edilir. Hastalığın erken teşhisi konusunda hastanın sürekli hekiminin yardımı olabileceği gibi, nöroloji ve psikiyatri uzmanlarına da başvurulabilir.